Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | our lives n. | yaşamlarımız | ||
The EU must not provide subsidies for the production of crops that endanger our lives as human beings. AB, insan olarak yaşamımızı tehlikeye atan ürünlerin üretimi için sübvansiyon sağlamamalıdır. More Sentences |
||||
General | our lives n. | hayatlarımız | ||
Over the centuries, sport has played an important role in our lives. Yüzyıllar boyunca spor hayatımızda önemli bir rol oynamıştır. More Sentences |
Anglais | Turc | |
---|---|---|
Phrases | ||
Phrases | indispensable part of our lives n. | hayatımızın değişmez bir parçası |
Colloquial | ||
Colloquial | a great part of our lives n. | hayatımızın büyük bir parçası |
Colloquial | a big part of our lives n. | hayatımızın büyük bir parçası |
Speaking | ||
Speaking | computers make our lives easier expr. | bilgisayarlar hayatımızı kolaylaştırır |
Speaking | our lives are in danger expr. | hayatlarımız tehlikede |